Evlilik ve Sonrası

0
3773

  Yeni evlendiniz ve eşinizi çok seviyorsunuz. Muhtemelen ruh eşinizi bulduğunuzu ya da dünyadaki şanslı insanlardan biri olduğunuzu düşünüyorsunuz. Eğer uzun süreli bir ilişkiden sonra evlenme kararı aldıysanız; birbirinizi yeterli düzeyde tanıyorsunuz ve büyük ihtimalle de evlenmeden önce kurduğunuz hayallerinizi, planlarınızı gerçekleştirme gayretindesiniz. Her şey çok güzel ve siz mutlusunuz. Hatta belki de yaşarken değil ama sonrasında daha net hissedeceğiniz bir biçimde, ömrünüzde çok mutlu olduğunuz zamanlardan birindesiniz. Ne kadar da harika öyle değil mi? Keşke bir ömür hep böyle sürse! Peki sürüyor mu? Tabi ki hayır! Peki neden? Bir yerlerde yanlış mı yapıyorsunuz yoksa ciddi bir şeyleri gözden mi kaçırıyorsunuz? Muhtemelen ona da hayır! Aslında, öncelikle içinde bulunduğunuz duruma tolerans geliştiriyorsunuz ve bu hem sizin için hem eşiniz için geçerli. Bu sebepten başta size fazlasıyla keyif veren sosyal aktiviteler, programlar o kadar da keyif vermemeye başlıyor. Birbirinizde daha önce fark etmediğiniz bazı hatalar, kusurlar fark ediyor; bazı konularda küçük anlaşmazlıklar yaşıyorsunuz ve bunlar da tadınızı kaçırıyor. Şöyle düşünün yavaş yavaş olayın normaline geliyorsunuz aslında. Öncelikle eğer başınızın üzerinde hala pembe bulutlar varsa onların yakında tamamen dağılacağının farkına varın ve içinde bulunduğunuz imkanlara ve güzelliklere karşı tolerans geliştirip yok saymamak adına, düşünce egzersizleri yapın. Sahip olduklarınız konusunda bir yanınız hep şükretsin.

 Aklınızda mutlaka bulundurmanız gereken konulardan biri de her ilişkide olduğu gibi her evlilikte; hatta muhtemelen daha da büyük bir olasılıkla, anlaşmazlıklar, sürtüşmeler olacağı gerçeğidir. Baştan bunu kabullenmeniz hem yaşayacağınız hayal kırıklığının önüne geçecek hem de öfkenizin esiri olduğunuz o esnada nasıl davranmanız gerektiğine dair, kafanızda küçük de olsa bir plan bulundurmanızı sağlayacaktır. Burada size verebileceğimiz tek tavsiye; bir kavga esnasında konu ne kadar önemli olursa olsun, siz yüzde bin beş yüz haklı olduğunuzu düşünüyor da olsanız, karşınızdaki insanın onuruna, gururuna saldırı niteliğinde bir cümle kurma veya bir davranışta bulunma hakkınızın olmadığını, aklınızdan çıkarmamanızdır. Mümkün olduğunca sakin kalarak ve nezaket sınırları içerisinde ve de mümkünse karşınızdaki insanla empati kurmaya çalışarak; ben diliyle, yapıcı cümleler kurun. Aklınızdan çıkarmamanız gereken en önemli şey de zaten tartıştığınız kişinin hayat arkadaşınız olduğu ve her ne kadar o an için tam olarak hissedemiyor olsanız da onu çok seviyor olduğunuz gerçeğidir.

 Eğer çok fazla kavga etmeye başlamışsanız, sık sık küsüyor (küsmek sorun çözmek anlamında asla katkı sağlayan bir yöntem değildir bu arada. Ama eşinizi kıracağınızı düşünerek bulunduğunuz ortamı terk etmek olumlu bir davranış olabilir. Burada bahsedilen küsmek, iletişimi tamamen koparmak olarak düşünülmelidir. Küsmek ve bunu uzatmak, sadece eşinizi sizin yokluğunuza alıştırır.) ve birbirinizi çok fazla kırdığınızı, sorunları bir başınıza çözemediğinizi düşünüyorsanız bir uzman yardımını mutlaka düşünmelisiniz. Merak etmeyin bu kadar sık ve ciddi kavgalar yapan tek çift siz değilsiniz. Hatta maalesef bu kavgalar neticesinde alınan ciddi kararlar da dikkate değer. Mesela TÜİK verilerine göre geçen yıl boşanma sayısı bir önceki yıla göre yüzde 8 artarak 155 bin 47’ye yükseldi. Kaba boşanma hızı binde 1,88 oldu. Boşanmaların yüzde 36’sı evliliğin ilk 5 yıllık döneminde, yüzde 20,6’sı ise 6-10 yılında gerçekleşti. Burada özellikle belirtmek istediğim, bir evlilikte boşanmak kesinlikle son çare(!) olarak düşünülmelidir. Unutulmamalıdır ki hayat zorlu bir yoldur ve bu yolda zorluklar, engeller, kavgalar mutlaka olacaktır.

 Ama çok fazla kavga etmek evliliğin iklimini değiştiren bir faktöre dönüşebilir. Şöyle düşünün: İklimi günlük güneşlik bir coğrafyada yaşıyorsunuz. Ama bir süre sonra anlam veremediğiniz bir şekilde arada bir yağmur yağan coğrafyanıza, sık sık yağmurlar yağmaya, hava olmadık zamanlarda ayaza kesmeye başlıyor. Siz geçecek diye beklerken daha da sıklaşıyor ve devamı geliyor. Artık o iklime günlük güneşlik diyebilir miyiz? Diyemeyiz! Çünkü oranın normali artık yeni durum olmuştur.

  Sonuç olarak evlilik dediğiniz aslında; duygusal boyutuyla beraber, ağırlıklı olarak bir bireysel diplomasi ilişkisidir. Kurması kolay olsa bile yürütmesi genelde zordur. Yanınızdaki insan sizin eşiniz, yol arkadaşınız, en iyi dostunuz ve sırdaşınızdır. En azından öyle olmalıdır. Hayat koşulları ne olursa olsun; her daim birbirinizin yanında durmayı, gerekirse tüm dünyaya karşı yan yana olmayı becerebilmeniz gerekir. Zorlukların ve çeldiricilerin bu denli çok olduğu bir zamanda, birbirinizin kıymetini bilip sevginizi ve ilişkinizi kendi egonuz başta olmak üzere, hiçbir şeye kurban etmemeniz dileğiyle. Allah kolaylık versin! 🙂

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz