Şans Mı Başarı Mı?
Bir araştırma okumuştum. Bir oyun var ve iki rakip. Araştırmacılar, oyun başladıktan sonra oyunculardan birisine, apaçık bir şekilde avantaj sağlıyorlar. Haliyle avantaj sağlanan taraf oyunda üstünlük elde ediyor ve sonuç itibariyle oyunu kazanıyor.
Ama asıl enteresan olan oyunda üstünlük sağlayan kişinin başarısını(!) sadece kendisine mal etmesi ve bu sebepten üstünlüğünün altını çizen tavırlar sergilemesi.
Bu bilgi muhtemelen sizi pek şaşırtmadı. Çünkü iş yaşamı başta olmak üzere hayatın pek çok alanında sıkça karşılaştığımız bir tablonun adeta tanımlanmış hali değil mi? İnsanın kendini olduğu gibi anlamlandırmasından ziyade kendine torpil geçen daha pozitif bir değerlendirmeyle kendisine gerçeklikten uzak bir değer biçmesinin sonucu gibi. Şans faktörünü hiçe sayıp bunu başarıya eklemesi kendi gözünde kendi değerini artırsa da insanın başarısında şansın önemi olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Okuduğum başka bir araştırmada ise kendini olduğu gibi, objektif bir şekilde değerlendirmeye en yakın kişilerin depresyon hastaları olduğu yazıyordu. Bu bilgi beni ister istemez depresyon zamanı insandaki ben algısının nasıl olduğunu araştırmaya götürdü. Karamsarlık ve düşük benlik saygısı başta gelen belirtilerden maalesef. Bu açıdan düşününce hepimiz, kendimizi normal olarak tanımladığımız zamanlarda kendimize oldukça pembe gözlüklerin ardından bakıyoruz sanırım.
İnsan biyolojisi ve psikolojisine dair hiçbir şeyin boşa olmadığına inananlardansanız bu özelliğimiz neye hizmet ediyor diye merak ediyorsunuz. Belki de harekete geçmek ve bir şeyleri başarmak için gerçeklikten bir parça uzak bir cesarete ihtiyacımız vardır hepimizin. Neydi o cesaretin adı? Cahil cesareti mi? Ya da deli cesareti? Adı ne olursa olsun bazı konularda insanın çok fazla şey biliyor olması, tüm ihtimallerin farkında olması bir dezavantaj oluşturuyor sanırım. Bu sorunun çözümü cahil kalmayı tercih etmek değil elbette ama bazı ihtimalleri göz ardı edebilmeyi bir parça başarabilmemiz gerekiyor sanırım. Bu da iyimser olmak kapısına çıkıyor sanki.
Aslında çok da donanımlı olmadığı halde bazı işler ve görevler için atılganlık gösteren kişileri bilirsiniz. Kendileri kendi gözlerinde yüce şahsiyetlerdir. Bu durumu özetleyen söz ise “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” (Bernard Russell) der. “Aptallar” deyişi biraz sert olmuş evet ama bu tarz kişilerin biraz sahip oldukları bu cesaretin biraz da şansın yardımıyla önemli mevkilere geldiğine de tanık olabilirsiniz hatta.
Buradan çıkarılması gereken ders. Hayatta şans asla küçümsenecek bir faktör değildir. Bazı insanlar gerçekten başarılı olabilir lakin bazıları sadece şanslıdır. Hikayeleri göz ardı etmeyin derim. Kesinlikle sadece şanslı olanların size kendinizi kötü hissettirmesine izin vermeyin. Şans donanımın sadece yardımcı bir kolu olabilir, unutmayın.
shu_fatma_yavuz |