Başarı kavramının her insanda karşılığı farklıdır. Mutluluk gibi belki de. Her ikisi de kişinin şahsi olarak değerlendirip tanımını yapabileceği şeyler. Başarılıyım ya da mutluyum diyebilmek için başkalarının yaptığı anlamlandırmalara çok fazla takılıyor olabiliriz. Her iki kavram da her insanda farklı anlamlara karşılık geliyor olabilir çünkü. Başarılı ya da mutlu olup olmadığımızı tespit etmek adına yapabileceğimiz en doğru şey, kendimizi tanımak. Yeteneklerimizi, zayıf noktalarımızı, hayatta bizim için nelerin daha önemli olduğunu bilmek, önceliklerimizi belirlemek, içinde bulunduğumuz şartları ve varmak istediğimiz noktayı doğru tespit etmek adına çok önemlidir.
Bilenler bilir. Eskiden bir radyo kanalını dinlerken diğer kanallardan karışan parazitler, cızırtılar olurdu. Günümüzde insanın doğru frekansa ulaşıp kendi iç sesini duyması, kendini tanıması o kadar zorlaştı ki. Sebebi ise herkesin her şeyi “bildiği” bu zamanda çok fazla cızırtının olması. Başarıya ve mutluluğa giden yolda yapılacak ilk şeyse tüm bu cızırtılardan kurtulmanın bir yolunu bulmak belki. Yani bazı zamanlarda tüm seslere kulağını tıkayıp sadece iç sesini ciddiye almak. Böylece net duyacak, net görecek ve net kararlarla daha istikrarlı ilerleyebileceksiniz.
Hayatta birçok şeyin telafisi vardır. Telafisi olmayan tek şey zamandır. İnsan ömrü dediğimiz hadise de kısıtlı bir zaman dilimine tekabül ettiğinden kendi hayatımıza dair tanımlamaları, hedefleri, olayları kendi inisiyatifimizde değerlendirmemiz çok doğru olacaktır. Başkalarının tanımlamalarının gölgesinde sürdürülen hayatlar, kendi içinde çelişen duygu ve düşüncelere sebep olabilir çünkü. Başkalarının doğrularıyla hareket etmek, kendi hayatını başkalarının insafına terk etmek demektir. Kendi kararlarınızla yaptığınız yanlışlar, düştüğünüz hatalar bile size tecrübe olması bakımından yararınızadır. En basitinden özgürce karar alma, yaşamınızın sorumluluğunu üstlenme adına size pratik kazandırır. Bir süre sonra daha cesur daha çevik hareket edebildiğinizi fark edersiniz belki kim bilir. Bu sizin hareketinizi kısıtlayan, bir başkasına bağımlı kılan iplerinizden kurtulmak anlamına geliyor olabilir. Böylece kendinizi daha iyi tanır, içinizden gelen sesi daha net duyabilirsiniz. Ama tabi bunun için bilinçli bir çaba gerekir.
Bu arada kendi adımıza yaptığımız değerlendirmelerde “Ben böyle de gayet mutluyum” ataletine kapılmamamız gerektiğini hatırlatmak isterim. Eğer cansız bir varlık değilseniz öyle ya da böyle hareket halinde olmalısınız demektir. Geriye gitmek bir seçenek olmadığına göre istediğiniz yönde ve hızda ilerlemek sizin tekelinizde.
“Hayat bisiklet sürmek gibidir, dengeyi korumak için ilerlemek zorundasınız.” demiş Einstein. Özetle durmak seçenekler arasında yok gibi görünüyor. Seçtiğiniz hedefe, tercih ettiğiniz hızda ilerlemenin verdiği hazzı, yaşamanız dileğiyle..
shu_fatma_yavuz |