Bir çocuğa akıllı olduğunu söylediğinizde tehlikeli sularda yüzmeye başlarsınız.
Yapılan pek çok araştırma, performanslarından dolayı övülen çocukların, riske girmekten ve başarısız olma ihtimalinden kaçındıklarını gösteriyor. Gösterdikleri çabadan dolayı övülen çocuklarsa hem daha sıkı çalışıyorlar hem de üstlendikleri işleri daha uzun süre sürdürüyorlar. “Çaba” gösteren çocuklarda yetkinleşme arzusu ve esnekliğe dayalı bir “gelişmeye açık zihin yapısı” bulunurken, “akıllı” olanlarda zekânın doğuştan geldiğine ve biçimlendirilemeyeceğine dayanan “sabit zihin yapısı” bulunuyor.
Ama kırk yıldır gelişmeye açık zihin yapısını araştıran, tanıtan ve açıklayan Stanford psikoloji profesörü Carol Dweck, buna bir ara vermemiz gerektiğini söylüyor.
Gelişmeye açık zihin yapısı yaklaşımının çığırından çıktığı anlaşılıyor. Çocuklar artık sadece bir şeyi denedikleri için bile boş övgülere boğuluyorlar. Harcadıkları çaba her ne olursa olsun övülürlerken, asıl amaç gözden kaçıyor: Öğrenmek. Ebeveynler gelişmeye açık bir zihin yapısına sahip olduklarını söylüyorlar ama daha sonra çocukları bir zorlukla karşılaştığında ya da yenilgiyle uğradığında onlara endişe ya da sahte bir şefkatle karşılık veriyorlar. “Öğrencilerin, öğrenme süreçleriyle ilgili bir reaksiyona ihtiyaçları var; ‘ne yaptın?’, ‘daha sonra ne yapabilirsin?’ gibi” diyor Dweck.
Öğretmenler de zihinlerinin gelişmeye açık olduğunu söylüyor ama onlar da, öğrencilerin gelişmeye açık zihinlerini çalıştırıp geliştirebilecekleri şekilde ders anlatmayı beceremiyorlar. “Kastedilen sadece soyut bir çaba değildi” diyor Dweck. “Bazı eğitimciler, çocuklara daha sıkı çalışmalarını ya da çabalarlarsa her şeyi başarabileceklerini söyleyerek, bunu bir teselli oyunu olarak kullanıyor.”
Dweck, “Bu tavır sadece amaçsız bir konuşmadan ibaret” diyor. “Gelişmeye açık zihin yapısı bu anlama gelmiyor”.
Gelişmeye açık zihin yapısına ulaşmanın yolu, çocuklara, beyinlerinin de tıpkı kasları gibi sıkı çalışma ve kararlılıkla güçlendirilebileceğini anlatmaktan geçiyor. Yani, bir öğretmen ya da ebeveyn, “Herkes matematikte iyi değildir, sen elinden geleni yap” demek yerine “Yeni bir matematik problemini çözmeyi öğrendiğinde beynin gelişir” demelidir. Ya da, “Belki de matematik senin en güçlü olduğun alanlardan birisi değildir” cümlesine bir “henüz” eklemek daha iyi bir yaklaşım olabilir: “Belki de matematik henüz senin en güçlü olduğun alanlardan birisi değildir.”
Dweck’in zihin yapısı araştırmasının ilgi çekici bir kısmı, zekânın geliştirilebilir olduğunu ve herkesin zihin yapısını değiştirebileceğini gösteriyor. Kendisi de bunun bir örneği: Dweck, sınıfta IQ’su sebebiyle hep en ön sıralarda oturmuş, tüm zamanını akıllı görünmeye çalışarak geçirmiş.
“Hep akıllı olmama vurgu yapılmıştı ve ben de akıllı olmanın hayatta herhangi bir şey başarmaktan çok daha önemli olduğunu düşünüyordum” diyor Dweck. Yaptığı araştırma, sürekli akıllı görünmeye çalışmak yerine riskleri göze alarak, kendi potansiyelini ortaya çıkarabileceğini fark etmesini sağlamış.
Carol Dweck ve diğer araştırmacılar zihin yapıları üzerine yeni şeyler keşfediyorlar. Dweck, gelişmeye açık zihin yapılarına sahip yetişkinlerin, aktardıklarını sanmalarına rağmen aslında bu zihin yapısını çocuklarına ya da öğrencilerine aktaramadıklarını söylüyor. Dweck’in dikkatini çeken bir başka şey, gelişmeye açık zihne sahip kimselerin, bazen bir şeyin tetiklemesiyle sabit zihin yapısına geçebilmesi olmuş. Örneğin insanlar eleştiri karşısında savunmaya geçerek kendilerini öğrenmeye kapatabiliyorlar. Bu durumda hepimiz her iki türden de zihin yapılarına sahibiz; gelişmeye açık zihin yapısını güçlendirmek için çalışmak gerekiyor.
Araştırmacılar, sabit ve gelişmeye açık zihin yapılarının ne kadar erken ortaya çıktığını da keşfediyorlar. Dweck’in Chicago Üniversitesi’ndeki kapsamlı bir çalışmayla işbirliği halinde yürüttüğü bir araştırmada, annelerin bir, iki ve üç yaşlarındaki çocuklarını nasıl övdüğü incelenmiş. Beş yıl sonra bebekler tekrar gözlemlenmiş. Dweck, “Övgü sürecinin çocuğun beş yıl sonraki zihin yapısını ve zorluklarla mücadele isteğini belirlediğini gördük” diyor.
Daha sonraki bir gözlemde, erken yaşlarda kişiliklerine övgü almak yerine yaşadıkları sürece övgü alan çocukların daha sonra zorluklarla daha iyi başa çıktığı ve okulda daha iyi sonuçlar aldığı görülmüş. “İkinci sınıftayken ne kadar gelişmeye açık bir zihin yapıları varsa, dördüncü sınıfta o kadar başarılı oluyorlardı; aradaki bağlantı barizdi” diye yazıyor gözlemi hakkında Dweck. “Çok güçlü bir bağlantı bu.”
Dweck, Avustralyalı bir meslektaşının gelişmeye açık zihin yapısının yanlış anlaşıldığını ve kötü uygulandığını kendisine haber vermesiyle tedirgin olmuş. “Meslektaşımın tarif ettiği durumu şimdi her yerde görmeye başladım” diye anlatıyor bu süreci.
Ama bu onu yıldırmamış (gelişmeye açık zihin yapısına sahip birisi yılar mı hiç?), onu harekete geçirmiş:
Gelişmeye açık zihin yapısının doğru anlaşılıp uygulandığında ne kadar güçlü olabileceğini biliyorum. Eğitimde gelip geçici rüzgârlar olabilir ama bu öyle değil. Bu, temel bir bilimsel buluş. Ben bu buluşun bildiğimiz ve kullandığımız her şeyin bir parçası olmasını istiyorum.
Kaynak: http://qz.com/587811/stanford-professor-who-pioneered-praising-effort-sees-false-praise-everywhere/