Düşünün ki, kafanızı kazayla bir yere çarptınız ve birkaç gün kendinize gelemediniz. Uyandığınızda ise her şeyi farklı görmeye başlıyorsunuz. Birden hiç çalamadığınız müzik aletlerini çalmaya, resim yapmaya ya da çözülemez matematik sorularını çözmeye başlıyorsunuz.
Bu bir şehir efsanesi değil, gerçek ve aslında bir hastalık. Bu hastalara Fransızcadan gelen ‘idiot savant’deniyor. “Savant” terimi “bilmek” anlamına geliyor ve ilk olarak dezavantajlı konumlarıyla bağdaşmayan ya da bağdaşmıyormuş gibi görünen, özel yeteneklerinin yanı sıra zihinsel gelişimi normalden farklı olan olan kişileri tanımlama amacıyla 1887 yılında J. Langdon Down tarafından kullanılmış. Aptal dahilerde denilen savantların bir kısmı otistik, bir kısmı da beyin hasarına uğramış insanlardan çıkıyor.
Savant sendromu, gelişimsel ya da zihinsel yetersizliklerin yanında çoğu insanda bulunmayan sıra dışı zihinsel becerileri olan kişileri tanımlamaktadır. Kişinin genel zeka düzeyi ortalamanın altında olmasına karşın bir ya da birden fazla alanda aşırı düzeyde bilgi sahibidir. Savant sendromu doğuştan ve doğum sırasında olabilir veya bebeklik, çocukluk veya yetişkinlik dönemlerinden daha sonra beyin zedelenmesi ile ortaya çıkabilir.
Savantlar, mekansal, sanata ait(resim, müzik,vb) ya da matematiksel olağan dışı yetenek ve belleğin genellikle sözel yetersizliklerle bir arada bulunduğu, zihinsel yeteneklerini sergileyemediklerinden dolayı 40 ve 70 arasında zeka bölümüne (IQ) sahip olarak belirtilen, otistik olabilen veya otistik olmadıkları halde otistik belirtiler gösterebilen, genellikle bir veya birden çok beceriyi normalüstü düzeyde gerçekleştirebilen bireylerdir.(Baykoç Dönmez, Necate, 2009)
Savant beceriler, en sık olarak piyano, müzik; sanat, genellikle çizim, boyama veya heykeltraşlık; takvim hesaplama, çok hızlı hesaplama veya çarpma ve toplama gibi diğer basit aritmetik beceriler olmaksızın asal sayıları hesaplama yeteneğini içeren matematik; mekanik ve üç boyutlu becerileri içerirler. Özel beceriler ne olursa olsun, beceri alanının içinde olağanüstü bir hafızayla birleştirilir ve tarihler, spor skorları, ZIP kodları, plaka numaraları gibi önemsiz, ilgisiz şeylere kadar genişleyebilir. Daha önce hiç öğrenmedikleri şeyleri, genetik olarak hatırlarlar.
Tom Cruise ve Dustin Hoffman’ın oynadığı ‘Yağmur Adam-Rain Man ’ filmine esin kaynağı olan Kim Peek, otizmli bir savant. Kim Peek o kadar yetenekli ki, aynı anda iki sayfayı(her gözü bir sayfa) okuyabiliyor ve anında hafızasına alabiliyordu. Hafızanın Everst’i olarak adlandırılan bu adam gündelik işlerini yerine getirebilmek için babasına bağlı yaşıyordu. 2009’ da 54 yaşında ölen Kim Peek’in hafızasında 9 binden fazla kitap bulunuyordu. İnsan beyninin sırlarını anlamaya çalışana NASA ölümünün ardından beynini incelemeye aldı.
Scientific American dergisinde yayınlanan konuyla ilgili makalenin yazarlarından Darold Treffert, ‘Kim’in hikayesi, bize insan beyninin düşündüğümüzden daha yetenekli olduğunu ortaya koyuyor. Tıpkı diğer bilginlerde olduğu gibi, beyninin bir kısmı devre dışı kalırken, öteki taraflarda yaşanan gelişmeler dikkat çekici yeni kabiliyetler kazandırmış. Bu da bize hepimizin kayda değer bir gizli entelektüel potansiyelimiz olduğunu gösteriyor. Ancak Kim ve diğer dahileri inceleyerek, bu güçlerimizi nasıl uyandırabileceğimizi öğrenebiliriz’ şeklinde açıklama yapıyor.
En ilginç savant örneklerinden biri de Derek Amato. Kendisi satış eğitmenliği yapan normal bir insanken hayatı 2006’ da tam 39 yaşındayken, kafasını şiddetlice havuzun kenarına çarpmasıyla değişti. Amato kendine geldiğinde % 35 işitme kaybı, baş ağrısı, hafıza kaybı geçirdiği anlaşıldı. Fakat ilginç olan şey bu adamın kafasını vurduktan sonra, arkadaşının piyanosunu yılların sanatçısı gibi çalabilmesiydi. Aslında bu biçimde tek örnek Amato değil. Örneğin, Newyork’ ta bir ortopedi cerrahı olan Tony Cicoria yıldırım çarpması sonucu yaralanmasının hemen ardından klasik piyanoyu kendi kendine çalmayı öğrenmişti. Alonzo Clemens ise, üç yaşında fena şekilde düştüğünden kalıcı bilişsel hasara uğramış fakat bu nedenle mükemmel hayvan heykelleri yapmaya başlamıştı.
Savant yeteneklerin son bir örneği, yeteneklerinin başlaması ve gelişiminin çok popüler olan kendisine ait Born on a Blue Day- Mavi bir Günde Doğdu isimli kitabında tarif eden Daniel Tammet’dir. Çocukluğunda geçirdiği ve temporal lop epilepsisi olarak teşhis edilen birkaç havaleden sonra Daniel, her sayının kendine öz bir renk, şekil ve dokusunun olduğu güçlü ve benzersiz bir sentez oluşturmuştur. Bu senteze süper hızlı matematiksel ve takvim hesaplamaları ile sayılar için büyük bir hafıza eşlik etmektedir. Daniel pi sayısını 22 bin 500 hane ile en uzun söyleyebilen kişi olarak( beş saatte söyledi) Avrupa rekorunu kırdı.Kendine göre manti adında bir dil geliştiren Daniel, bir haftada bir dil öğrenebiliyor. Savant sendromlu Daniel yaşayan 100 dahi listesinde bulunuyor ve bir fikir adamı- yazar olarak anılıyor.
Hatay’da yaşayan ve İngiltere Kraliyet Akademisi sınavında tarihindeki en yüksek ikinci puanı alan Buğra Çankır, İngiltere`ye Cambridge Üniversitesi`ne davet edildi. Kendisi Wisconsin Medical School savant listesinde bulunmakta. Buğra Çankır, dünyada sadece, Mozart ve J.S.Bach’ın da aralarında bulunduğu doğadaki tüm sesleri nota diline deşifre edebilme yeteneğine sahip olan 664 kişiden biri olarak gösteriliyor.
Yaratıcılık için çok çalışma, zeka ve odaklanma gerektiği düşünülür normalde ancak savantlar bu varsayımı çürütmekte. Beyin son derece karışık ve sırlarını açığa vurmayan bir organ. Ancak savantları tam olarak anlayana kadar, yapılan hiçbir beyin fonksiyonu modeli tamamlanmış olmayacaktır.
Kaynak:http://www.matematiksel.org/kazayla-gelen-zeka-savant-sendromu/