Bazıları için insan içinde basit herhangi bir toplama-çıkarma işlemi yapmak bile büyük bir korkuya yol açabilir. Sayılarla uğraşırken beyni felce uğratan nedir?
Son dönemlerde yapılan bilimsel araştırmalar bundan kortizol gibi stres hormonlarının sorumlu olduğunu gösteriyor bizlere. Yani matematik sınavına gireceğini bilmek bile yaralanma sırasında beyinde aktif hale gelen “acı matrisi” bölgesini harekete geçiriyor.
Örneğin coğrafyaya kıyasla matematiğin neden bu kadar korkuya yol açtığı tam olarak bilinmiyor. Fakat matematiğin kesin sonuçlar içermesi, yoruma yer bırakmaması başarısız olma korkusunu artırıyor olabilir.
Bu korku duygusunun başka kaynakları da olabilir elbette. Örneğin kaygı düzeyi yüksek öğretmenlerin bu kaygıyı öğrencilerine aktarması, kültürel değerler ( kız öğrencilerin matematikte başarısız olduğu algısı), belki de belli bir oranda genlerimizde matematiği bir tehdit olarak görmemize neden olabilir.
Kaynağı ne olursa olsun korku tohumu bir kez düştü mü kendiliğinden büyüyecek ve ona göre performansta ters orantılı olarak düşecektir.
“Matematik dersine gireceğim zaman ayaklarım geri geri gidiyor. Derste tahtaya kalkmak benim için bir kabus. Derste soru sormaya çekiniyorum. Şimdi bazı işlemleri anlayabiliyorum ama ileride konuların daha zorlaşacağından endişeleniyorum. En fazla matematik sınavına gireceğim zaman heyecanlanıyorum. Sınava nasıl hazırlanacağımı bilmiyorum. Derste konuları anlıyorum; ama eve geldiğimde, sanki hiç sınıfta bulunmamışım gibiyim. Matematik dersinden kalmaktan korkuyorum.”
Yukarıdaki ifadeler sizden bir şeyler barındırıyorsa, matematik kaygısı taşıyor olabilirsiniz.
Peki tedavisi mümkün mü derseniz elbette kesin bir reçete verilememekle beraber yine de oluşuna bırakmaktansa yapılabilecek bazı şeyler var.
- Okul dönemleri içinde ve bilhassa ilköğretim süreci esnasında alınan matematik eğitimlerinin, öğrencide kaygı oluşturmayacak şekilde düzenlenmesinin, sonraki süreçler için büyük önem arz ettiği unutulmamalıdır. Mesela yapılan bazı araştırmalar göstermektedir ki öğrenciler tarafından, zamanla sınırlandırılmış matematik sınavlarının kullanılması en fazla kaygıya neden olan faktörlerden biridir. Bu tip sınavların sıklıkla kullanılması yerine alternatif ölçme araçları kullanılabilir. Mutlaka zamanla sınırlandırılmış sınavlar kullanılacaksa da, öğrenciler bu sınavları kendilerini en rahat ve hazır hissettiklerinde, mümkün olduğunca yeterli zaman verilmiş olarak almalıdır.
- Matematik bilimlerine karşı takınılan olumsuz tavır, tutum ve inançlar matematik kaygısını arttırmaktadır. Okul danışmanları, öğretmenler ve veliler, öğrencileri matematik hakkında bilinçlendirmeli ve onların yanlış inançlarını düzeltmelerine yardımcı olmalıdırlar.
- Araştırmalar, matematik öğretmenlerinin kendilerinin matematik kaygısı taşıdıklarını ve bu kaygıyı bilinçli veya bilinçaltı yollarla öğrencilerine transfer ettiklerini bulmuşlardır. Demek ki, matematik öğretmenleri ilk etapta kendi kaygıları ile başa çıkma yollarını öğrenmelidirler.
- Matematik kaygısına sahip olan insanlar üzerine yapılan araştırmalarda, bu insanların olumsuz deneyimleri ile geçmiş matematik öğretmenleri arasında ilişki kurdukları görülmüştür. Ders öğretmenleri, öğrencilerin yanlış yapma korkularını giderme ve cesurca cevap verebilmelerini sağlama adına, demokratik ve destekleyici sınıf ortamı oluşturmalıdırlar. Bunun yanında bir öğrencinin hata yapmasının hem öğrencinin kendine hem de sınıftaki diğer öğrencilere olan katkısını da göz ardı etmemelidirler.
- Öğretmenin olumsuz tutumundan dolayı, öğrenci önce öğretmenden, sonra dersten ve en sonda da okuldan uzaklaşmaktadır. Öğretmenler, sınıf ortamında veya dışında öğrencilerine karşı mümkün oldukça sabırlı, anlayışlı, nazik olmalı, her bir davranışının sonraki süreçler için çok büyük etki sahibi olabileceğini düşünerek davranmalıdır.
- Kaygıya neden olan diğer bir öğretmen tutumu da; öğretmenin tüm dikkat ve ilgisini bir öğrenci veya grup üzerine odaklamasıdır. Öğretmenin dikkat ve ilgisinin dışında kalan öğrenciler, matematik dersini anlayamadıklarını ve başaramayacaklarını düşünür. Bunu derse karşı ilgisizlik ve başarısızlık takip eder. Böyle durumları engellemek için, öğretmen ders içinde ve dışında her öğrenciye mümkün olduğunca eşit söz hakkı ve sorumluluk vermeye çalışmalıdır.
- Matematik kaygısının, bilinen genel etkilerinin yanı sıra, uzun vadede çekingenlik, özgüven kaybı, aşağılık duygusu gibi etkileri de olabilmektedir. Bu sebeple, söz konusu matematik kaygısı ne kadar erken teşhis edilir ve tedavisine başlanırsa o oranda da başarı şansı artacaktır. Uzun vadede, aşırı kaygılı öğrencilerin rehberlik servislerine sevki sağlanarak, buralarda bilişsel yeniden yapılandırma gibi daha gelişmiş tekniklerle tedavisine başlanılmalıdır.
Matematik, hızla gelişmeye devam eden dünyanın düzen ve organizasyonu anlamak ve onu kendine uyumlu hale getirebilmek için öğrenilmesi gereken en güçlü araçtır. Bu sebeple herkesin kaygılarını bir kenara bırakıp matematiğe dört elle sarılmaya ihtiyacı var.
www.matematiksel.org